Pazar, Ocak 28, 2007

Masaüstünü ve kullanıcıları kontrol altına almak-1

Çok sayıda kullanıcının çalıştığı ortamlarda rahatı yerinde, her an sürpriz sorunlar, günde en az bir virüs atağı, ısrarlı kullanıcılar ve bıktırıcı Help Desk telefonları ile uğraşmadan çalışabilmenin temel koşulu nedir ? diye sorarsanız, ilk yapmanız gereken masaüstünü ve kullanıcıyı kontrol altına almaktır derim.
Öyle bir şirket düşünün ki toplam bilgisayar sayısının yarısı dizüstü bilgisayarlardan oluşsun. (Birazdan anlatacağım projeyi son olarak yaptığım kurumdaki 2000 'den fazla bilgisayardan bahsediyorum.) Üstelik kurumsal IT politikaları ve prosedürleri hazır olmadığından ve gelen standart dışı istekleri nedenlerine göre analiz ederek, yeri geldiğinde hayır ! diyebilecek sistem yöneticileri bulunmadığından dolayı kavramsal olarak sistemlerinin egemenliği yazılım ekiplerinin elinde olsun ve yazılım geliştirirken güvenlik düşünülecek en son şey olarak görülsün. Hatta ortamda kullanılan ana uygulamaların gereği (!) olarak kullanıcılara yerel Administrator yetkileri de verilsin ve sonucunda tüm PC ve dizüstü bilgisayarlar tamamiyle son kullanıcının hakimiyetinde olsun.
Böyle bir ortamda canı isteyen herkesin, bilgisayarına istediği yazılımı kurabildiğini söylememe gerek yok sanırım.
Üstelik kurulum prosedürleri ve klonlama teknikleri mevcut olmadığı için her bilgisayar, işletim sistemi ve diğer yazılımların kurulum varyasyonlarının sonsuz aritmetiği içinde her biri nev-i şahsına münhasır olarak hazırlansınlar ve destek için başına oturduğunuz her PC'de yeni sürprizlerle karşılaşın.
Elbette bu kadar şenliğin olduğu bir ortamda anti-virüs yazılımlarının da standart ve her bilgisayarda kurulu olduğunu söylemeyeceğim tabi ki. O kadar da uçuk senaryolar yazmak istemiyorum :)
Şimdi böyle bir ortamı islah etmek mümkün olur mu diye sormayın. Biz ettik. Bu yazı dizisinde anlatmaya çalışacağım şey de bu. Ancak en baştan söylemeliyim ki, eğer üst yönetimi bu çalışmanın yapılmasına ikna ederek yazılı ve sözlü desteğini alamazsanız işiniz gerçekten zor olacaktır. Bunu unutmayın. Ne yaparsanız yapın, Genel Müdür ve yardımcılarını bu projenin içine çekin. Yeri geldiğinde çok tepki çeken bir uygulamanız için "Genel Müdürümüzün onayı ile yapılmıştır." diyerek ikinci bir itiraza fırsat vermeden kapatabileceğiniz çene sayısına siz bile şaşırabilirsiniz.
Ayrıca bu konuda yazan herkesin bildiği ama çoğunlukla akademik dilde yazmaya gayret edildiği için atladığı bir kaç konu daha var. Bence bunlar "edinilen tecrübeler" başlığı altında toplanabilecek kadar önemli konular :

1- Herkesi memnun edemezsiniz. Daima sızlanan birileri olacaktır. Unutmayın ki birilerinin daha önceden edindiği bazı hakları (!) geri alıyorsunuz. Büyük düşünmeye gayret edin. Esas amacınızı unutmayın. Sonuçta elde edeceğiniz masaüstü ortamı ve kontrol şu an duyduğunuzda bozulan sinirlerinize ve çıkan çatlak seslere değecektir. Durumunu Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa ile karıştırarak "bu kısıtlamalar kaldırılsın" diye ferman veren kendini bilmez müdürleri de pek önemsemeyin.
2- Alkışlanmayacaksınız. Bu projeyi yaparsanız sonunda ; IT kökenli kişiler (bazen onlar bile karşınızda olacaktır) ve vizyon sahibi yöneticiler (Olanla olmayanı nasıl ayıracaksınız ?) dışında kimsenin sizi anlamasını ve sevmesini beklemeyin. 1000 tane satış personelinin dizüstü bilgisayarlarında ne yapıp ne yapamayacaklarını "siz" söylediğiniz zaman arkanızdan hayır duası okuyacaklarını zannedecek kadar saf olamazsıınz. Bu projeyi, iyi polis-kötü polis oyununundaki kötü polis rolünü oynamaktan korkmayacak kadar dirençli sistem yöneticileri dışında kimseye tavsiye etmiyorum.
3- Sıkı durun. Taviz vermeyin. Yumuşamayın. Daima birileri sizden kısıtlamalarda kendisi için küçük delikler açmanızı isteyecektir. Eğer üst kattaki o hep beğendiğiniz sarışın sekreter göz süzüp ağzını büzerek "ben kendi duvar kağıdımı kullanmak istiyorum" dediğinde yelkenleri suya indirecekseniz ya bu işe hiç kalkışmayın ya da toz duman yatışana kadar ortalıkta gözükmeyin. Bir kere taviz vermeye başlarsanız emin olun ki arkası gelir. Kullanıcılar birbirleriyle tahmininizden sık konuşurlar.

Hiç yorum yok: